21. Kez Doğdum, Çünkü bugün 24 Ekim..

Uzun sandığım(!) bu ince ve derin yolda 21'inci yılım..
Her şeyiyle bilbukabele dolu dolu 21 sene..
Doğduğum gün, hayat maceramın başladığı bu gün,benim için genelde düşünce dolu geçer.
Hep düşünürüm "ben, benim hayatım,ben olduğum için yaşadıklarım".
Olmasaydım,olmazdı, olmasaydım olmazdık belki de.
Tanrı'nın bana verdiği bu güzel aile,bu güzel insanlar,güzel arkadaşlar, ve birkaç özel insan.. Şükretmemem mümkün mü ? Ya anılarım ? Unutamam ki.. Hepsi bir film şeridi gibi gözümün önünde.. 
5 yaşındayken, "Kızım oyuncaklarını topla" cümlesiyle başlamıştı sorumluluklar.
1.sınıfta "B harfini çizememekti belki de ilk engel..
Her yaş biraz daha sorumluluk demek.
Biraz daha mutluluk
biraz daha hüzün demek..

Yirmi bir,

öyle güzel gel ki bana..
(yeni insanlara kapım hep açık ama)
güzel insanları sakın alma benden..
Mutluluğum ol.
Hüznüm ol.
Aşkım ol.
Tebessümüm ol.
Gözyaşım ol.
Ama acıtma..
Tek dileğim bu..
"Acıtmadan yaşat  acıtmadan öğret " her ne yaşatıp,öğreteceksen..
Ve sevdiklerimi bu yılda benden alma..
Çünkü tek başıma pasta üfleyecek kadar sevmiyorum bu hayatı..

Ve 20.yaşım..

Teşekkür ederim.
Bir o kadar ağlattın
bir o kadar güldürdün.
Çok şey öğrettin..
Teşekkür ederim.
Şimdi vakit veda vakti..
Hoşça kal !

Ve Son olarak içimdekine  bir tavsiye ,

İnsanları sadece iyi ve kötü insan olarak ayır.Ve kötü insanlardan uzak dur, onları kendi kötü kalpleriyle baş başa bırak.Bir gün onlarda kendi vicdanlarıyla kalacaklardır emin ol.
Allah'a havale et ! Kin tutma. Ve herşeyin  bir yolu yordamı bir çözüm yolu vardır,asla ne olacak diye düşünme..Şükret.Teşekkür et. Ve yüzündeki tebessümü asla bırakma..


















"EL-VEDUD" KİTAP ANALİZİ 2

Herkese merhaba kafası sermestler ! Ben geldim yine geldim :)
 Hem de bu sefer yine bir kitap analizi ile  geldim :) Tuğçe Işınsu'nun "El-Vedud" kitabını yeni bitirdim, ve yorumları altını çizdiğim yerleri blogda paylaşmak istedim. Tuğçe Işınsu her zamanki gibi çok güzel bir eser çıkartmış.



Haydi başlayalım ; 


Daha önce "Ol der ve Olur" kitabını bitirmiştim.Eğer siz de , benim gibi spesifik,parapsikoloji,dini,spritüel konulara ilgi duyuyorsanız bu tarz kitapları size önerebilirim.
El-Vedud kitabında bol bol dua,esma ve olumlama var.Bu kişisel olarak insanları çok rahatlıyor bence.Aynı zamanda en çok Regresyon,Şifalama ve Astral Seyahat konusu ilgimi çekti .

 Haa ! Bu arada kitabın kendine de has bir kokusu var, çok yoğun bir şekilde gül kokuyor.Bu beni mistik bir şekilde çok rahatlattı.Kitaptaki sureleri,duaları,esmaları okumak için bir "duamatik(zikirmatik) edinmek gerekebilir :)

Tuğçe Işınsu'yu bu konuda çok beğeniyorum ve kendisine başarılarının devamını diliyorum.

Altını çizdiğimiz yerlere gelirsek ; 

EL-VEDUD ; Kullarını çok seven,onlardan razı olan ve en çok sevilen anlamını taşıyor.

  • Her gün en az 10 dakika sessizce ve düşünmeden otur.
  • Düzenli teşekkür et.
  • Düzenli şükret.
  • Geçmişte kalma
  • Affet
  • Meleklere inan.
  • Yardım sadece Allah'tan gelir.
  • Yaşam dersini almadığın sürece sorun tekrar eder.
  • Bilinçaltında tüm cevaplar gizlidir.
  • Seni herkes bırakır, Allah bırakmaz.
  • Allah ile meşgul ol.
  • Herkesin hayrına olanı iste.
  • Allah seni asla terk etmez ve sever.
  • Derdini sevmen gerekir, Onu verenden dolayı.
  • Kul hakkı içeren mekanlarda ortamlarda çalışma ve alışveriş yapma.
  • Besmele ile güne başla.
  • Niyet et.




Bilmez misin ki,gerçekten göklerin ve yerin hükümdarlığı Allah'ındır.Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur.(Bakara Suresi,107)


Bugünkü kitap analizinin daha sonuna geldik.Size iyi okumalar, ben kaçtım ! :) 






Ama Kalbin Küf Tutmuş Tatlım..

hey ! Tatlım neden bu kadar kötüsün ? bu nefret, bu kin,bu kabalık..
Ciddiye alınabilecek bir sebebi var mı ?
Bir tebessüm..
Bir güzel söz,
Bir bakış,
Bir teşekkür,
Bir özür,
bu kadar zor olmamalı. İnan ki bunları kaybedecek hiçbir şey yapmadın.
Sahiden hiç bir kediye su verdin mi?
daha önce kucağına bir bebek aldın mı ?
hiç sevdiğin bir insanla kurabiye yaptın mı ?
küçükken kirazlardan küpe yaptın mı ?
kitap okurken altını çizecek kadar etkilendiğin bir satır oldu mu mesela ?
ya da ne bileyim
doğum günü pastasını üflerken "dilek tuttun mu " ?
hayır
hayır !
buna inanmak istemiyorum.
inanamam.
bu küflü yaşamın sonuçları olamaz bunlar..
bu kadar ruhsuz , sevgisiz,bencil..
ve küf dolu bir kalp
üzgünüm ama kalbin küf tutmuş tatlım..



ÖNYARGINI ÇÖPE ATSANA

Size hiçbir yanlış davranışı olmamış bir insana, kötü davranamazsınız.buna hakkınız yok.Ön yargılı olup da yine kötü davranamazsınız. Kısaca ; durduk yere kimseye trip atma, kaş kaldırma,ağız bükme,baş kaldırma hakkınız yok !
Tipi çok gıcık,
gözüm tutmadı,
işte ben zaten Melisa'ları sevmem,
Bayburtlular şöyledir,
bankacılar böyledir,
kıza bak mini etek giymiş (!) ..
başörtü takmış bu kesin (!)...
vs. vs. vs.
İnsanların dış görünüşlerine bakarak insanları değerlendirmek..
Hepimizin zamanında yaptığı en büyük haksızlıklardan biri.
Eminim ki hala da yapılıyor.
İnsanların ismi,saç rengi,göz rengi,yüzü,boyu,fiziği, giyiniş tarzı,kolyesi,küpesi,ojesi,başörtüsü,mesleği,
memleketi,
dili,
dini,ırkı,
mezhebi,
anası,babası,kardeşi,arkadaşı bla bla bla..
size o kişinin "kişiliği" hakkında bilgi vermez.
O kişiyi sadece "o kişi" ile tanıyabilirsiniz. Bir başka şey ile değil.
O kişinin iyi biri ya da kötü biri olduğunu bunlara bakarak karar veremezsiniz.
Bu kriterlere bakarak insan hayatınıza alıp çıkarıyorsunuz.
Belki de o kişi sizin hayatınızın aşkı olacak iken..
belki de o kişi sizin en iyi dostunuz olacak iken..
belki...
belki.
belki..
çoğalabilir bu belkiler.
ama zihniyetlerimiz kolayca değişebilir mi ?


Lise dönemimde kendi adıma bir karar aldım.Sizle de paylaşmak isterim.
İnsanları sadece 2 'ye ayırma kararı..

1) iyi insanlar
2) kötü insanlar
bu kadar..
sadece bu. 

Hepimiz bir insanız,hepimiz aynı Tanrı'ya inanıyoruz ve hepimiz aynı gökyüzüne bakıyoruz
bu sebepler yeterli değil mi sizce de ? Sadece gökyüzüne baktığımız pencerelerimiz farklı...


hadi sende her şeyi bir kenara bırak.
Ön yargını çöpe at.
Önce insanları tanı !
Sonra iyileri bir tarafa,
kötüleri bir tarafa ayır..
hepsi bu.
hepsi bu !

GECEYE NOTBir ön yargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. Albert Einstein


ikinci not : Bayburt,bankacı ve Melisa sözcükleri sadece birer örnektir.






Resim Google arama motorundan alıntıdır.

Salya Sümüklü Bir Gün

Salya sümük gripli bir günden herkese merhaba !
Bugün griple hastalıkla salya sümükle nasıl baş etmeye çalıştığımı anlatacağım.Kızım Simge iyi misin ? Konu mu bulamadın demeyin önemli şeyler bunlar.
Ayrıca birazcıkta değişik bir konuya değineyim dedim ne var canım :) Önce sağlık.
Doktorumun verdiği tanılar :
alerjik rinit
akut sinüzit
akut tonsillit,
akut üst solunum enfeksiyonu,
epidemik myalji...
bla bla bla..

Simgece çeviri yapalım hemen ;

yani doktor demek istiyor ki
Hapşırık ,
öksürük ,
geniz akıntısı,
salya sümük,
boğaz şişmesi,
burun tıkanıklığı,
üstünden sanki kamyon geçmesi ,
ruh beyazı bir ten teşhisi falan filan hepsi var..

Peki ilaç ne kadar doğru ?


İlaç içmek istemesem de vücudum biraz dayanıksız olduğu için antibiyotik ve soğuk algınlığı ,c vitamin takviyesi,burun ve boğaz fısfısları kullanmak zorunda kaldım.

Peki kendimiz evde nasıl baş edebiliriz bu illetle ?


1) Fırsat buldukça yataktan çıkmayın, bol bol terleyin.
2) Portakal,limon,mandalina tüketin.
3) Ceviz,fındıkta yararlı olacaktır.
4)Tat almasanız bile her gıdadan tadımlık bakın.
5) Akşamdan cevizi suya koyun bekletin,sabah aç karnına için.
6)Mutlaka sıcak süt,bitki çayı tüketin. İçine limon ve tarçın atmayı unutmayın !
7) Ben pek sevmesemde 2 kaşık bal yutmakta yarar var,boğazlar için.
8) Burnum tıkalı olduğu için çok acı,mentollü sakız çiğnedim ve birazcık yarar sağladı.
9) Son olarakta günlük yumurtanızı ve yoğurdunuzu mutlaka tüketin.

Burun çatlakları için Nıvea'nın günlük bakım kremini kullanıyorum. Gayet memnunum.

Immm başka söyleyecek birşey kalmadı sanırım.

Hadi geçmiş olsun kafası sermestler !

Öpmüyorum size de bulaşmasın :)

ben kaçtımm.. :):):):)



Resim Google arama motorundan alıntıdır

AH ! ANTONY..

Ah Antony, uzun zamandır yazamadım.
Affet ! 
akan bir suyun içindeydim.
bazen akıntıya doğru bırakıyordum kendimi, bazense çırpınıyordum. Akıntıya doğru gittiğimde herkesten bir alkış alıyordum.Çırpındığımda ise bir bakıyordum kimse yok.Hiç kimsecikler..
Neden demiyorum artık,alıştım çünkü buna Antony.
Tam tersine 
"Teşekkür ediyordum her bir sırt çevirene" 
gelmeyin.
sormayın.
bakmayın.
beni düşünmeyin.
pardon düşünmüş gibi yapmayın."diyordum..
sence de gerek var mı buna Antony ? 
İnsanın kalbinde bir toz taneciği kadar yer yoksa bir anlamı kalıyor mu 
bütün bu yaşanılanların ?

Ah Antony !
İnsan kendini anlayamıyor ki bırak başkasını anlayabilsin.
Kendi içinde savaş verirken,
bir de başka savaşları kaldıramıyor.
Kalp dediğimiz şey,
belki de o kadar dayanıksızdı.
Bilemeyiz öyle değil mi Antony ?
Bilemeyiz...



Sarı Yapraklı Kareli Not Defterim

ekim.. 
geldin mi yine,
bavulun çok ağır bakıyorum,
içinde kaç  gözyaşı şişesi var ?
sarı yapraklı kareli not defterim..
onu da koydun mu ?
onsuz geçer mi koca bir ay..
sensiz geçtimi ki onsuz geçsin ?
sana anlattım,
ona yazdım.
sana bağlandım,
ona ağladım,
ah ! sarı yapraklı kareli not defterim..
konuşacak nice şeylerimiz var..
gel..
ekimle gel..
ekim gibi gel..
sarı yapraklarınla gel..
yeter ki gel..