Neslican Tay'a Veda

Ben Bir Bacaktan Fazlasıyım

Dört gün olmuş sen bizi bırakalı..
20.09.2019, o kara gün..
Neslican uçtu.
Çok çok uzaklara uçtu..
Neslican Tay..

Sevgili Neslican, inanıyorum ki bu mektubu bir yerlerden göreceksin , hissedeceksin.
Instagram'dan tanıdım seni. İlk gördüğümde" hayır ya bu kız ciddi değil
 yaşadıklarına rağmen bu kadar gülümseyemez,sahte gülüş bu "demiştim.
Günler geçti, keşfetime düştün ansızın bir video ile.
Dinledim..
Tedx konuşmanı izledim. Her bir kelimen, her bir cümlen beni derinden etkiledi.
O günden sonra çok başka bir yerin vardı benim için.
Ben hayatımda ilk defa bu kadar güzel bir "yaşam savaşcısı" görmüştüm.
O kadar acıya,ilaca,ağrıya rağmen o kadar güzeldin ki Neslican..
Sen sadece kanser hastalarına değil, birçok kişinin ufkuna dokundun.
Her yaştan birilerine sesini duyurdun.Öyle güzel duyurdun ki Neslican, bize umudu öğrettin.

Bize "yaşam algısını yeniden hatırlattın".


21 senelik yaşamında kimselerin katlanamayacağı birçok şeye katlandın.
Neler yaşadın kim bilir,bizim bilmediğimiz..
Ne anıların vardı belki aklında..
Ah Neslican !
Güzel gözlü melek..
Çok isterdim..
Seni yakından tanımak çok isterdim.
Karşılıklı bir kahve içmek isterdim..
Senden çok şey öğrendim Neslican.
Çok şey öğrettin Neslican.
Var Mevla'nın bir bildiği. 
Bu dünyaya geldin binlerce insana ulaştın, umut oldun ve mücadele ederek gittin..

mücadelen çok güzeldi Neslican.


Allah'ın rahmeti üstünde olsun..
Başka bir yerlerde buluşmak üzere..

                   









ŞANLIURFA GEZİSİ

Herkese kocaman bir Selam !  Şanlıurfa gezi yazısına sonunda başlayabildim. Haziran ayında Şanlıurfa'daydım. Hava rahat 42-43 derece vardı. Ve inanılmaz bunaltıcı bir sıcaktı, eğer yaz dönemi gitmeyi düşünüyorsanız mutlaka güneş gözlüğünüzü,güneş koruyucusunu ve şapkanızı yanınızdan ihmal etmeyin.İlk durağımız Göbeklitepe'idi, bilet almak için fazla sırada bekledik.Araçlar için otopark mevcut.Bu arada söylemeden geçemeyeceğim otopark ve müze görevlileri biraz kaba davranışlar sergilediler Göbeklitepe'de.
Göbeklitepe'den bahsedersek
Mısır piramitlerinden bile eski olan Göbeklitepe , arkeolojik kazılar sonucu çok fazla eski buluntulara sahiptir.Tapınakların üstünde o döneme özgü şekil ve semboller vardır.Ay,Güneş,Piramit,hayvan şekilleri o dönem insanların sanatla ilgilendiğini gösteriyor. 2007 yılında Prof. Dr. Klaus Schmidt'in bilimsel danışmanlığında kazılar başlamıştır. 


"Göbeklitepe'deki kazılarda elde ettiğimiz bulgularla, dünyanın bilinen en eski tapınma merkezlerinden birinin bu bölgede olduğunu ortaya çıkarmıştık. Ancak, son kazı çalışmalarıyla tapınma merkezinin dünyanın en büyük tapınma merkezi olduğunu tespit ettik. Yaptığımız araştırmalarda, Cilalı Taş Devrinde yaşamış insanların, yabani sığır, akrep, tilki, yılan, aslan, yaban eşeği, yaban ördeği ve yabani bitki kabartmalarını incelediğimizde hayvanlarını evcilleştiremedikleri sonucuna ulaştık. Ayrıca, dikili taşların (Stel) üzerindeki resimler ve kabartmalar o dönemde yaşamış olan insanların sanatları hakkında bizlere fikir veriyor. Buradaki tapınak, dünyanın bilinen en büyük tapınağı olma özelliğini taşıyor" 


Prof. Dr. Klaus Schmidt (alıntıdır)


Ayrıca Göbeklitepe 2011 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınmıştır.


Göbeklitepe gezimizden sonra bir sonraki durağımız  Balıklı Göl :)
 Kısa bir mesafeden sonra Balıklı Göle ulaştık.
Balıklı Göl'ün hikayesini bilir misiniz ? Bahsedeyim biraz bildiğim kadarıyla.
Herkese zulüm eden putlara inanan Nemrut, tahtının alınması korkusuyla tüm erkek çocukları öldürtme emri verir.Lakin Nemrut'un başdanışmanı Azer'in eşi hamiledir.Ve bunu saklarlar. Doğum olur Hz. İbrahim dünyaya gelir. 15 ay geçer ama Hz. İbrahim 15 yaşınad gibi gözükür. Mağarada yaşayan Hz.İbrahim'i bir gün Kral'ın askerleri bulur ve yakalatıp Nemrut'a getirirler. Daha sonra Hz. İbrahim sarayda yaşamaya başlar, Nemrut'un kızı Zeliha ile dost olurlar. Ve putlara tapmanın yanlış olduğunu düşünürler , sonra Putları tek tek kırmaya başlamışlar. Bunu duyan Nemrut, Hz. İbrahim'i  kalenin kuzeyinde olan bir yerde ateşte yakılmasını emretmiş.
Tam ateşlere atılır ve, odunlar balığa, ateşte suya dönüşür. Allah, Hz. İbrahim için Halilim,dostum der. Ve göl, HaliliuRahman  adını alır.Diğer tarafta bu duruma ağlayan Zeliha'nın gözyaşlarıda ufak bir göl oluşturur. İsmi de Ayn-ı Zeliha Gölü diye geçer.

Odunlar biraz yandığı içinde balıkların sırtlarında lekeler kalır.Ayrıca göldeki balıklara dokunan birisinin cehenneme gideceğine inanılır.

Evettt efendim , rivayeti de anlattığıma göre yemek bölümüne geçebilirim.Sonra bir yemek molası verdik.Şanlıurfa'ya özgü "soğuk yoğurt aşı çorbası, Urfa Kebabı,Urfa Lahmacunu ve Şıllık tatlısı'ndan" yemiş bulunduk. Kesinlikle çok lezizdi, özellikle soğuk çorbası o kadar iyi geldi ve serinletti ki anlatamam.
Ardından Şanlıurfa Merkez Çarşısını gezdik.Çok fazla kuruyemişci ve kuyumcu vardı. Ufak tefek hediyelikler aldıktan sonra Harran Evlerine doğru yola çıktık.


Harran Evleri'ne ulaştık,
 MÖ VI. yüzyıldan bu yana varlığını korumayı başarmış, Harran evleri hala yaygın olarak kullanılan yöresel mimari örneklerinden.Konik kubbe şeklinde olan bu evler yerli ve yabancı turistlerin dikkatini oldukça çekiyor.

Bol bol fotoğraf çekemedim burada çünkü tam ziyaret sırasında görevliler alanı boşaltmamızı ve orayı yıkayacaklarını söylediler. 5-10 dakika müsade istememize rağmen hortumu açtılar ve üzerimize birazcık su gelmiş oldu.
Bu konuda çok düşüncesiz ve kabalardı. 
Onun dışında Şanlıurfa'yı beğendim , farklı bir kültüre sahip.
Gezi listenizde olmalı.


Anlatacaklarım bu kadar, teşekkür ederim.
Görüşmek üzere..
                                                             GÖBEKLİTEPE



BALIKLI GÖL





HARRAN EVLERİ


YAZ'a Mektup

Eylül bir mi bugün ?
İçim buruk.
İyi değilim gibi ..
Gözlerim yaşlı,ve ben bugün ağlayarak el salladım Yaz'a.
O kadar bitmesin istedim ki..
O kadar gitmesin istedim ki.. 
Tüm yaz "Dinledim"..
Neyi mi ?
Kendimi dinledim.
Muhafaza ettim..
O kadar kirli ruhlar var ki etrafta..
Onlardan arınmak istedim..
Yaz'ım ışık doluydu.
Kırmızı bir yonca gibiydi.
Şimdi ise bavulunu aldı ve gitti.
Seneye yine geleceksin değil mi ?
Beni burada unutmayacaksın değil mi ?
Akşam güneşi bana yine vuracak değil mi ?
Ah..
Ah.
Öyle güzelsin ki..
Öyle güzelsin ki YAZ..
Su döküyorum arkandan, en tez zamanda tekrar gel diye..
Şimdilik hoşça kal !