gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Atatürk Arboretumu

Kafasısermestler ! Kocaman merhaba !  Bir doğa yürüşü ile geldim bugün .
Malum havalar hala İstanbul'da güzel iken fırsat bu fırsat deyip "Atatürk Arboretumu"na gittik.
Girişler ücretliydi.
Sadece öğrenci indirimi mevcut. Öğretmen ve emeklilere ne yazık ki bir indirim söz konusu değil.
Göl etrafında uzun bir yürüyüşe başladık.  Yeşil,kahve,sarı tonları, göl manzarası,ağaçlar,yapraklar o kadar güzeldi ki . Bir tablonun içinde gibiydim.
Havası keskin temiz bir havaydı.
Birçok ağaç çesitleri vardı, girişte büyüteçle inceleme standı kurulmuş. Detaylıca incelemek isteyen misafirler için .
Arboretum genel olarak çok beğendim. Sadece içinde geliri ile bağış yapılan gönüllü çay-kahve içme yerleri olsa güzel olurdu diye düşündüm. Onun dışında bir de tahta büyük bir salıncak kurulmalı bence göl kenarına.
Fotoğraf çekimi açısından çok hoş durur bence.
Neyse :) Daha fazla uzatmadan fotoğraflara geçiyorum efendim.











Çekimler bana aittir.
Teşekkürler.

KUZGUNCUK SOKAKLARI

Uzun bir aradan sonra tekrardan buradayım efendim.
Bu sefer ki gezimiz Kuzguncuk Sokakları..
Aslında gitmek istediğimiz yer " İçimdeki Çocuk" sergisi olan Abdülmecit Köşk'ü idi.
Pazar günü gittiğimiz için çok kalabalıktı, çok fazla sıra vardı. 5 gibi kapandığı için sıra bize gelmedi.
Bizde Kuzguncuk sokaklarına attık kendimizi. Rengarenk evleri olan, nezih , iç açıcı bir İstanbul semtlerinden biri diyebilirim.

Seneler önce dizisi çekilen "Ekmek Teknesi" isimli dükkanı ziyaret ettik.
Botanik Bahçe vardı ufak bir bahçeydi, ilgimi çekmediği için girmedik oraya.
Onun dışında Perihan Abla sokak çok güzel bir sokaktı.
Çok fazla kafesi mevcut, fakat kafeler çok dar ve kalabalıktı.
O yüzden Kuzguncuk'ta oturmak istemedik. Fotoğraf çekimi yaptıktan sonra Üsküdar Merkez'e geçtik efendim.
Haydi o zaman fotoğraflara bakalım !






Fotoğraflara baktığımda çok fazla kişisel fotoğraf çekilmişim.
Blog için bunları bulabildim albümümden sadece.
Yolunuz düşerse uğrayın derim efendim !

Keyifli okumalar !



ŞANLIURFA GEZİSİ

Herkese kocaman bir Selam !  Şanlıurfa gezi yazısına sonunda başlayabildim. Haziran ayında Şanlıurfa'daydım. Hava rahat 42-43 derece vardı. Ve inanılmaz bunaltıcı bir sıcaktı, eğer yaz dönemi gitmeyi düşünüyorsanız mutlaka güneş gözlüğünüzü,güneş koruyucusunu ve şapkanızı yanınızdan ihmal etmeyin.İlk durağımız Göbeklitepe'idi, bilet almak için fazla sırada bekledik.Araçlar için otopark mevcut.Bu arada söylemeden geçemeyeceğim otopark ve müze görevlileri biraz kaba davranışlar sergilediler Göbeklitepe'de.
Göbeklitepe'den bahsedersek
Mısır piramitlerinden bile eski olan Göbeklitepe , arkeolojik kazılar sonucu çok fazla eski buluntulara sahiptir.Tapınakların üstünde o döneme özgü şekil ve semboller vardır.Ay,Güneş,Piramit,hayvan şekilleri o dönem insanların sanatla ilgilendiğini gösteriyor. 2007 yılında Prof. Dr. Klaus Schmidt'in bilimsel danışmanlığında kazılar başlamıştır. 


"Göbeklitepe'deki kazılarda elde ettiğimiz bulgularla, dünyanın bilinen en eski tapınma merkezlerinden birinin bu bölgede olduğunu ortaya çıkarmıştık. Ancak, son kazı çalışmalarıyla tapınma merkezinin dünyanın en büyük tapınma merkezi olduğunu tespit ettik. Yaptığımız araştırmalarda, Cilalı Taş Devrinde yaşamış insanların, yabani sığır, akrep, tilki, yılan, aslan, yaban eşeği, yaban ördeği ve yabani bitki kabartmalarını incelediğimizde hayvanlarını evcilleştiremedikleri sonucuna ulaştık. Ayrıca, dikili taşların (Stel) üzerindeki resimler ve kabartmalar o dönemde yaşamış olan insanların sanatları hakkında bizlere fikir veriyor. Buradaki tapınak, dünyanın bilinen en büyük tapınağı olma özelliğini taşıyor" 


Prof. Dr. Klaus Schmidt (alıntıdır)


Ayrıca Göbeklitepe 2011 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınmıştır.


Göbeklitepe gezimizden sonra bir sonraki durağımız  Balıklı Göl :)
 Kısa bir mesafeden sonra Balıklı Göle ulaştık.
Balıklı Göl'ün hikayesini bilir misiniz ? Bahsedeyim biraz bildiğim kadarıyla.
Herkese zulüm eden putlara inanan Nemrut, tahtının alınması korkusuyla tüm erkek çocukları öldürtme emri verir.Lakin Nemrut'un başdanışmanı Azer'in eşi hamiledir.Ve bunu saklarlar. Doğum olur Hz. İbrahim dünyaya gelir. 15 ay geçer ama Hz. İbrahim 15 yaşınad gibi gözükür. Mağarada yaşayan Hz.İbrahim'i bir gün Kral'ın askerleri bulur ve yakalatıp Nemrut'a getirirler. Daha sonra Hz. İbrahim sarayda yaşamaya başlar, Nemrut'un kızı Zeliha ile dost olurlar. Ve putlara tapmanın yanlış olduğunu düşünürler , sonra Putları tek tek kırmaya başlamışlar. Bunu duyan Nemrut, Hz. İbrahim'i  kalenin kuzeyinde olan bir yerde ateşte yakılmasını emretmiş.
Tam ateşlere atılır ve, odunlar balığa, ateşte suya dönüşür. Allah, Hz. İbrahim için Halilim,dostum der. Ve göl, HaliliuRahman  adını alır.Diğer tarafta bu duruma ağlayan Zeliha'nın gözyaşlarıda ufak bir göl oluşturur. İsmi de Ayn-ı Zeliha Gölü diye geçer.

Odunlar biraz yandığı içinde balıkların sırtlarında lekeler kalır.Ayrıca göldeki balıklara dokunan birisinin cehenneme gideceğine inanılır.

Evettt efendim , rivayeti de anlattığıma göre yemek bölümüne geçebilirim.Sonra bir yemek molası verdik.Şanlıurfa'ya özgü "soğuk yoğurt aşı çorbası, Urfa Kebabı,Urfa Lahmacunu ve Şıllık tatlısı'ndan" yemiş bulunduk. Kesinlikle çok lezizdi, özellikle soğuk çorbası o kadar iyi geldi ve serinletti ki anlatamam.
Ardından Şanlıurfa Merkez Çarşısını gezdik.Çok fazla kuruyemişci ve kuyumcu vardı. Ufak tefek hediyelikler aldıktan sonra Harran Evlerine doğru yola çıktık.


Harran Evleri'ne ulaştık,
 MÖ VI. yüzyıldan bu yana varlığını korumayı başarmış, Harran evleri hala yaygın olarak kullanılan yöresel mimari örneklerinden.Konik kubbe şeklinde olan bu evler yerli ve yabancı turistlerin dikkatini oldukça çekiyor.

Bol bol fotoğraf çekemedim burada çünkü tam ziyaret sırasında görevliler alanı boşaltmamızı ve orayı yıkayacaklarını söylediler. 5-10 dakika müsade istememize rağmen hortumu açtılar ve üzerimize birazcık su gelmiş oldu.
Bu konuda çok düşüncesiz ve kabalardı. 
Onun dışında Şanlıurfa'yı beğendim , farklı bir kültüre sahip.
Gezi listenizde olmalı.


Anlatacaklarım bu kadar, teşekkür ederim.
Görüşmek üzere..
                                                             GÖBEKLİTEPE



BALIKLI GÖL





HARRAN EVLERİ


DARA ANTİK KENTİ-BEYAZ SU

Efendim Mardin gezisi son hızla devam ediyor...
Bugün Mardin'in Nusaybin ilçesi olan Beyaz Su'ya gittik.

Beyaz Su, Mardin'i dört mevsim boyunca su ihtiyacını karşılayan berrak bir dere.
Manzarasını Saklı kente benzettim ben biraz,olumsuz yanı ise çok fazla sinek olmasıydı onun dışında memnun kaldığımı söyleyebilirim.

Bir sonraki durak DARA ANTİK KENTİ. Dara, Mezopotamya'nın Efes'i diye geçiyor aslında.1986 yılında kazı ve arkeolojik çalışmalar başlatılmış ve her geçen gün yeni şeyler ortaya çıkmış.
Dara'da galeri anıt kaya mezarlıkların yere batan sarnıçları,  çevreleyen 5 kilometrelik surları, mozaikleri ile adeta bir açık hava müzesi konumunda.
Çok fazla turist alan bir bölge..
Haydi resimlere göz atalım :)












Evet, bir gezi yazısının daha sonuna geldik. Hoşça kalın !



MİDYAT

Selamlar selamlar selamlar.. Mardin gezi yazımıza son hızla devam ediyoruz..
Ve bugünkü durağımız Mardin'in en ünlü İlçelerinden olan "MİDYAT"

Sabah Midyat'a doğru yola çıktık. Mor Şarbel Kilisesine giriş yaptık. Genelde Süryanilerin gittiği bir kilise ve şansımıza gittiğimizde kilisede ayin vardı. Fazla duramadık ne yazık ki.. Oradan çıkıp Mor Gabriel Manastırı'na gittik.Daha sonra Midyat Kent Müze'sini ziyaret ettik.Antika severler için önerebilirim bu müzeyi.Daha sonra yemek yeme molası verdik , Mardin İçli Köfte'sini tattık. Zaten hava çok sıcak olduğu için fazla iştahımız yoktu.Ve daha sonra benim çok gitmek istediğim Midyat Konukevine gittik.Birçok köy dizisinin çekildiği konak olarak kullanılan KONUKEVİ . Taşlı sokakları,konuk evindeki olan manzarası..En çok beğendiğim kısım oldu açıkçası..

E hadi fotoğraflara bakalım ;









SADECE BU FOTOĞRAF ALINTIDIR

Midyat halkı nasıldı ?

Süryaniler ve esnaflar çok iyi karşıladılar.Oldukça kibarlardı fakat Asıl Midyatlı olan bazı kişiler pek iyi tavırlar aldığımız söylenemez.Biraz baskı hissettik açıkçası yolda çok rahat edemedik maalesef.



Çok lafa tutulmadan Midyat'ı burada bitirelim kafası sermestler !!
Bir sonraki yazımızda görüşelim..
Hoşça kalın :) 

Eski Mardin

Herkese kocaman bir SELAM !
Uzun zamandır yoktum buralarda, yine gezmelerdeydim tahmin ettiğiniz gibi..
Bu sefer hangi yazıyla geldim bilin bakalım :)

"MARDİN GEZİSİ "

Evet efendim , bugün Mardin'den bahsedeceğim bol bol.

Mardin, eski medeniyetlerin hala var olduğu bir şehir.Çok fazla kültürün birlikte yaşadığı,dil din ırk olarak da fazlaca çeşide sahip olan bir İl.Yolculuğumuzu uçak ile yaptık, 2 saat sonunda Mardin Havaalanı'na inmiştik bile.

Kızıltepe

İlk gün pek bir şey yapmasakta ikinci gün Kızıltepe ilçesinde bulunduk.
Kızıltepe , Mardin'in merkezi gibi diyebiliriz. Bankalar,marketler,restorantlar,cafeler,hastaneler,eczaneler vs. aklına gelebilecek her türlü ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz bir ilçe.Günün her saati işlek bir yer,gündüz Mova isimli Kızıltepe'nin ünlü alışveriş merkezine gittik.Akşamsa Kızıltepe çarşısına çıktık. Mardin'de oldukça ünlü olan Artuk Bey Kahve dükkanına uğradık.Bir kahvesini de içtik efendim.

Eski Mardin

3.gün özel aracımızla Eski Mardin'e doğru yola çıktık.Yarım saatte Eski Mardin'deydik.Eğer özel aracınız yok ise minibüslere binebilirsiniz.Eski Mardin, buram buram tarih ve medeniyet kokan bir semt.Çok ama çok beğendim diyebilirim.Dar sokakları , eski evleri,şarap dükkanları,kahvecileri,ünlü sabuncuları,otelleri,manzarası,esnafları.
Bana biraz Eminönü Kapalı Çarşı'yı anımsattı diyebilirim.Eski Mardin'de Ulu Cami'yi ziyaret ettik,Zinciriye Medresesi taraflarında bol bol fotoğraf çekildik.Ardından Protestan Kilisesini ziyaret ettik.Dükkanları gezerken bir de ne görelim Mardinli Monroe.. Marilyn Monroe'nin bir nevi ikizi diyebilirim.Bir insan bir insana bu kadar mı benzer ? Görseller de paylaşacağım birazdan :)
Efendim neyse Çarşıdan ufak tefek alışverişimizi yaptıktan sonra eski ev manzarasını gören bir cafeye geçtik. Mırra içtik ve Harire isimli tatlımızı tattık.
Mırra çok fazla acıydı, çok beğendiğim söylenemez. Zaten genellikle alkol sonrası içilen bir kahve çeşidiymiş.
Harire tatlısı ise , pekmezli helva tarzı bir tatlıydı.
Haydi biraz fotoğraflara bakalım ;

 Dibek kahvesi,türk kahvesi,kürt kahvesi,menengiç kahvesi çeşitleri..


Sabunlar ve kremler çok ünlü Eski Mardin'de.. Menengiç sabunu,Kükürt Sabunu,Ardıç Katranlı Sabun, ve en ünlüsü BITTIM Sabunu.. Doğal ve ev yapımı olduğu için çok fazla faydası olduğu söyleniliyor.Tek tek faydalarına bakabilirsiniz yüz ,cilt siyah noktalar ve saçlar için.

SURİYE MISIRI..
Kızgın yağda kızarttığınız da kocaman şişip cipse dönüşen bir çerez türü diyebiliriz.

Manzaramız


Şarap Dükkanları..

Mardin'li Monroe isminin patentini alan Melek hanım ise aslen Afyonkarahisarlıymış, insanlar tarafından Marilyn Monroe'ye çok benzetildiği söyleniliyormuş bir süre sonra sabun ve krem dükkanı açmışlar.Eşek sütü sabunu fazlasıyla ünlü bu dükkanda.. Kendisi bizi kırmadı ve bir fotoğrafını aldık :)

Süryani Şarapları
Mahlepli olan fazlasıyla güzeldi,el yapımı olan bu şaraplar 40-80 lira arası fiyatlarda değişiyor.
Denemenizi öneririm.





Eveeettt .. Eski Mardin'den haberler böyle..


Bir sonraki gezi yazısında buluşalım kafasısermestler 

haydi kaçtım ! 











Edirne Gezisi

Herkese selamlar kafası sermestler !

Bu hafta Edirne ziyaretinde bulundum, e malum gezdim tozdum Edirne havası aldım geldim.
Edirne'den bahsedeceğim bu yazımda.
Nereleri gezilir ?
Neyi meşhur ?
Nasıl bir yer vs.

Edirne, otobüs ya da şahsi araçla kolay ulaşım sağlanacak şirin ufak bir şehir.Gittiğim gün şansıma Ulus Pazar'ı kuruluydu.Baya büyük bir pazardı uygundu fiyatları.Oradan sonra çarşı kısmına geçtik, çarşıda dolaştık Akşam üzeri, akşam yemeğini Köfteci Osman'a geçip Edirne Tava cigeri yedik.Çay içme faslını Meriç Nehir'i kıyısında bir çay bahçesinde yaptık efendim.
Meriç'in manzarası harikaydı bu arada..


Diğer gün sabah erkenden kalktık, Mimar Sinan'ın o meşhur eseri olan Selimiye Camii'yi ziyaret ettik.Duamızı ettik, camii altındaki Yer Altı Pasajı'na girdik.Lokumlar,Kavala kurabiyesi,renkli meyveli sabunlar,anahtarlıklar magnetler..Renkli bir pasajdı.
Ufak tefek alışverişimizi yaptıktan sonra, Eski Camii'ye girdik.


Oradan ayrılıp Büyük Edirne Sinagogu'na gittik.Kapısında bir sembol vardı, o sembol kapıdan geçen her kişiye iyi bir insan olması gerektiğini hatırlatırmış.Ardından El Sanatları Müzesine gittik.Trakya Üniversitesi öğrencilerinin yaptığı eserler vardı.
Daha sonra Karaağaç Köyüne gittik.
Karaağaç köyünde Güzel Sanatlar Fakültesi var , tam oraya yakışmış bence bu fakülte.
Çok güzel çay bahçeleri ve kafeleriyle,yeşillik alanıyla ve eski tren ile ünlü Karaağaç
Girdiğimiz tüm kafeler hemen hemen kedi köpek evcil hayvan besliyorlardı, bu çok hoşuma gitti açıkçası.



Evet bir gezi yazısının daha sonuna geldik, Edirne , çok fazla gelişmiş insanları çok kibar benim deyimimle küçük İzmir diyebiliriz.
Gitmenizi tavsiye ederim kafası sermestler !
diğer yazılarda görüşmek üzere !

Balat (Gezi)

Merhabalar bugünkü durağımız Balat :)

Cennet Mahallesi'nin Çukur dizisinin çekildiği semt diyebiliriz.
Balat sokaklarını tek tek dolaştık, bol bol fotoğraf çekildik.Daha sonra merdivenli sokaktan geçerek Eski Rum Lise'sine gittik. O kadar güzel bir inşa ki.. Fazla güzel bir yerdi.
Balat'ta çok tatlı cafeler butik dükkanlar vardı. Fiyatları normaldi , fazla uçuk bulmadım açıkçası.
Bu rengarenk sokaklarda dolaşırken Minik Kalpler Evi diye bir yer gördük içeri bir girdik oyuncak dolu  kitap dolu sıcacık bir ortam vardı. Burada kimsesiz çocukların ders çalışması oyun oynaması için yapılmış bir ev.Kahve içecekseniz burada içmenizi tavsiye ederim.Buraya çok güzel bir yuva kurmuşlar.Her yer çocuk dolu.Etkinlikler yapıyoruz oyunlar oynuyoruz dedi minikler.
Haa bu arada dışarıda çocuklar için ücretsiz çorba dağıtımı yapılıyor.
Ne kadar güzel bir hareket bu.
Allah gönlünüze göre versin Minik Kalp'ler EVİ kurucusu ve orada destek olan herkes ..

Fotoğraflara bakalım o zaman..







Bir yazının daha sonuna geldik keyifli okumalar.