KUZGUNCUK SOKAKLARI

Uzun bir aradan sonra tekrardan buradayım efendim.
Bu sefer ki gezimiz Kuzguncuk Sokakları..
Aslında gitmek istediğimiz yer " İçimdeki Çocuk" sergisi olan Abdülmecit Köşk'ü idi.
Pazar günü gittiğimiz için çok kalabalıktı, çok fazla sıra vardı. 5 gibi kapandığı için sıra bize gelmedi.
Bizde Kuzguncuk sokaklarına attık kendimizi. Rengarenk evleri olan, nezih , iç açıcı bir İstanbul semtlerinden biri diyebilirim.

Seneler önce dizisi çekilen "Ekmek Teknesi" isimli dükkanı ziyaret ettik.
Botanik Bahçe vardı ufak bir bahçeydi, ilgimi çekmediği için girmedik oraya.
Onun dışında Perihan Abla sokak çok güzel bir sokaktı.
Çok fazla kafesi mevcut, fakat kafeler çok dar ve kalabalıktı.
O yüzden Kuzguncuk'ta oturmak istemedik. Fotoğraf çekimi yaptıktan sonra Üsküdar Merkez'e geçtik efendim.
Haydi o zaman fotoğraflara bakalım !






Fotoğraflara baktığımda çok fazla kişisel fotoğraf çekilmişim.
Blog için bunları bulabildim albümümden sadece.
Yolunuz düşerse uğrayın derim efendim !

Keyifli okumalar !



Neslican Tay'a Veda

Ben Bir Bacaktan Fazlasıyım

Dört gün olmuş sen bizi bırakalı..
20.09.2019, o kara gün..
Neslican uçtu.
Çok çok uzaklara uçtu..
Neslican Tay..

Sevgili Neslican, inanıyorum ki bu mektubu bir yerlerden göreceksin , hissedeceksin.
Instagram'dan tanıdım seni. İlk gördüğümde" hayır ya bu kız ciddi değil
 yaşadıklarına rağmen bu kadar gülümseyemez,sahte gülüş bu "demiştim.
Günler geçti, keşfetime düştün ansızın bir video ile.
Dinledim..
Tedx konuşmanı izledim. Her bir kelimen, her bir cümlen beni derinden etkiledi.
O günden sonra çok başka bir yerin vardı benim için.
Ben hayatımda ilk defa bu kadar güzel bir "yaşam savaşcısı" görmüştüm.
O kadar acıya,ilaca,ağrıya rağmen o kadar güzeldin ki Neslican..
Sen sadece kanser hastalarına değil, birçok kişinin ufkuna dokundun.
Her yaştan birilerine sesini duyurdun.Öyle güzel duyurdun ki Neslican, bize umudu öğrettin.

Bize "yaşam algısını yeniden hatırlattın".


21 senelik yaşamında kimselerin katlanamayacağı birçok şeye katlandın.
Neler yaşadın kim bilir,bizim bilmediğimiz..
Ne anıların vardı belki aklında..
Ah Neslican !
Güzel gözlü melek..
Çok isterdim..
Seni yakından tanımak çok isterdim.
Karşılıklı bir kahve içmek isterdim..
Senden çok şey öğrendim Neslican.
Çok şey öğrettin Neslican.
Var Mevla'nın bir bildiği. 
Bu dünyaya geldin binlerce insana ulaştın, umut oldun ve mücadele ederek gittin..

mücadelen çok güzeldi Neslican.


Allah'ın rahmeti üstünde olsun..
Başka bir yerlerde buluşmak üzere..

                   









ŞANLIURFA GEZİSİ

Herkese kocaman bir Selam !  Şanlıurfa gezi yazısına sonunda başlayabildim. Haziran ayında Şanlıurfa'daydım. Hava rahat 42-43 derece vardı. Ve inanılmaz bunaltıcı bir sıcaktı, eğer yaz dönemi gitmeyi düşünüyorsanız mutlaka güneş gözlüğünüzü,güneş koruyucusunu ve şapkanızı yanınızdan ihmal etmeyin.İlk durağımız Göbeklitepe'idi, bilet almak için fazla sırada bekledik.Araçlar için otopark mevcut.Bu arada söylemeden geçemeyeceğim otopark ve müze görevlileri biraz kaba davranışlar sergilediler Göbeklitepe'de.
Göbeklitepe'den bahsedersek
Mısır piramitlerinden bile eski olan Göbeklitepe , arkeolojik kazılar sonucu çok fazla eski buluntulara sahiptir.Tapınakların üstünde o döneme özgü şekil ve semboller vardır.Ay,Güneş,Piramit,hayvan şekilleri o dönem insanların sanatla ilgilendiğini gösteriyor. 2007 yılında Prof. Dr. Klaus Schmidt'in bilimsel danışmanlığında kazılar başlamıştır. 


"Göbeklitepe'deki kazılarda elde ettiğimiz bulgularla, dünyanın bilinen en eski tapınma merkezlerinden birinin bu bölgede olduğunu ortaya çıkarmıştık. Ancak, son kazı çalışmalarıyla tapınma merkezinin dünyanın en büyük tapınma merkezi olduğunu tespit ettik. Yaptığımız araştırmalarda, Cilalı Taş Devrinde yaşamış insanların, yabani sığır, akrep, tilki, yılan, aslan, yaban eşeği, yaban ördeği ve yabani bitki kabartmalarını incelediğimizde hayvanlarını evcilleştiremedikleri sonucuna ulaştık. Ayrıca, dikili taşların (Stel) üzerindeki resimler ve kabartmalar o dönemde yaşamış olan insanların sanatları hakkında bizlere fikir veriyor. Buradaki tapınak, dünyanın bilinen en büyük tapınağı olma özelliğini taşıyor" 


Prof. Dr. Klaus Schmidt (alıntıdır)


Ayrıca Göbeklitepe 2011 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınmıştır.


Göbeklitepe gezimizden sonra bir sonraki durağımız  Balıklı Göl :)
 Kısa bir mesafeden sonra Balıklı Göle ulaştık.
Balıklı Göl'ün hikayesini bilir misiniz ? Bahsedeyim biraz bildiğim kadarıyla.
Herkese zulüm eden putlara inanan Nemrut, tahtının alınması korkusuyla tüm erkek çocukları öldürtme emri verir.Lakin Nemrut'un başdanışmanı Azer'in eşi hamiledir.Ve bunu saklarlar. Doğum olur Hz. İbrahim dünyaya gelir. 15 ay geçer ama Hz. İbrahim 15 yaşınad gibi gözükür. Mağarada yaşayan Hz.İbrahim'i bir gün Kral'ın askerleri bulur ve yakalatıp Nemrut'a getirirler. Daha sonra Hz. İbrahim sarayda yaşamaya başlar, Nemrut'un kızı Zeliha ile dost olurlar. Ve putlara tapmanın yanlış olduğunu düşünürler , sonra Putları tek tek kırmaya başlamışlar. Bunu duyan Nemrut, Hz. İbrahim'i  kalenin kuzeyinde olan bir yerde ateşte yakılmasını emretmiş.
Tam ateşlere atılır ve, odunlar balığa, ateşte suya dönüşür. Allah, Hz. İbrahim için Halilim,dostum der. Ve göl, HaliliuRahman  adını alır.Diğer tarafta bu duruma ağlayan Zeliha'nın gözyaşlarıda ufak bir göl oluşturur. İsmi de Ayn-ı Zeliha Gölü diye geçer.

Odunlar biraz yandığı içinde balıkların sırtlarında lekeler kalır.Ayrıca göldeki balıklara dokunan birisinin cehenneme gideceğine inanılır.

Evettt efendim , rivayeti de anlattığıma göre yemek bölümüne geçebilirim.Sonra bir yemek molası verdik.Şanlıurfa'ya özgü "soğuk yoğurt aşı çorbası, Urfa Kebabı,Urfa Lahmacunu ve Şıllık tatlısı'ndan" yemiş bulunduk. Kesinlikle çok lezizdi, özellikle soğuk çorbası o kadar iyi geldi ve serinletti ki anlatamam.
Ardından Şanlıurfa Merkez Çarşısını gezdik.Çok fazla kuruyemişci ve kuyumcu vardı. Ufak tefek hediyelikler aldıktan sonra Harran Evlerine doğru yola çıktık.


Harran Evleri'ne ulaştık,
 MÖ VI. yüzyıldan bu yana varlığını korumayı başarmış, Harran evleri hala yaygın olarak kullanılan yöresel mimari örneklerinden.Konik kubbe şeklinde olan bu evler yerli ve yabancı turistlerin dikkatini oldukça çekiyor.

Bol bol fotoğraf çekemedim burada çünkü tam ziyaret sırasında görevliler alanı boşaltmamızı ve orayı yıkayacaklarını söylediler. 5-10 dakika müsade istememize rağmen hortumu açtılar ve üzerimize birazcık su gelmiş oldu.
Bu konuda çok düşüncesiz ve kabalardı. 
Onun dışında Şanlıurfa'yı beğendim , farklı bir kültüre sahip.
Gezi listenizde olmalı.


Anlatacaklarım bu kadar, teşekkür ederim.
Görüşmek üzere..
                                                             GÖBEKLİTEPE



BALIKLI GÖL





HARRAN EVLERİ


YAZ'a Mektup

Eylül bir mi bugün ?
İçim buruk.
İyi değilim gibi ..
Gözlerim yaşlı,ve ben bugün ağlayarak el salladım Yaz'a.
O kadar bitmesin istedim ki..
O kadar gitmesin istedim ki.. 
Tüm yaz "Dinledim"..
Neyi mi ?
Kendimi dinledim.
Muhafaza ettim..
O kadar kirli ruhlar var ki etrafta..
Onlardan arınmak istedim..
Yaz'ım ışık doluydu.
Kırmızı bir yonca gibiydi.
Şimdi ise bavulunu aldı ve gitti.
Seneye yine geleceksin değil mi ?
Beni burada unutmayacaksın değil mi ?
Akşam güneşi bana yine vuracak değil mi ?
Ah..
Ah.
Öyle güzelsin ki..
Öyle güzelsin ki YAZ..
Su döküyorum arkandan, en tez zamanda tekrar gel diye..
Şimdilik hoşça kal !



ÇEKİRDEKTEN HÜR KADIN

Merhaba herkese. Bu sabah içim biraz buruk,kafam olduça düşünceli.Ülkemizde her geçen gün artış gösteren "Kadın Cinayetleri" konusuna değineceğim bugün.
Çünkü ben ses çıkartmazsam,o ses çıkartmazsa olmayacak. 
Birilerine KADINLARIN  var olduğunu  ve KADINLARI yaşamlarında kabul etmek zorunda olduklarını hep söyleyeceğim. 
21. yüzyıldayız.. Evet gerçekten 21. yüzyıldayız ama bu beyinsel ahlakı da hala geliştirmiyor kimisinde.Toplum olarak hala bir şeyleri aşamadık. Bunun sebebi nedir ? En küçük birim olan Aile kavramıdır. Anne ve Babaların çocuklarına olan davranışlarıdır. Yetiştirme biçimidir. Biraz geçmişe inelim, toplumumuzun yıllardır söylediği Atasözü ve deyimlerimize bakalım,inceleyelim.

  • Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer.”
  • Kadın erkeği rezil de eder, vezir de."
  • Çocuksuz kadın, meyvesiz ağaca benzer
  • Dişi köpek kuyruk sallamazsa, erkek köpek yanaşmaz."
  • Bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır.
  • Ananın bahtı kızına."
  • Kızını dövmeyen, dizini döver.”
  • Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün."
  • Kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.
  • Çok gezen pabuç bok getirir.
gibi gibi gibi..

Düşündünüz mü hiç bunları ?  Kadınları aşağılayan atasözlerinden bazıları.

Ne anlatıyor peki bu Atalarımızın sözleri ?
Kadın,erkeğinin kalbini kazanması için bol bol yemek yapmalı.
Çocuk yapmazsa bir anlamı olmaz. Hele ki kısırsa hiç bir vasfı yoktur.
Bir bakkal ürünüdür, bir kilo pirinç, iki ekmek falan gibi istenilir,alınır.
Kaderi annesine benzer annesi ne yaşadıysa onun da yaşaması normaldir.
Bir kadına şiddet uygulanmalı bu da gayet normaldir...

BİR DAKİKA ! 

Biz Kadınlar , önce bir insanız.Bir erkeğe ya da bir kadına hiç kimseye hizmet etmek zorunda değiliz.
İstediğimiz kişiyle görüşürüz , istediğimiz kişiyle evleniriz istersek boşanırız.İster çocuk yaparız ister ömür boyu çocuk yapmayız. 
Hayat bizim hayatımız ve bu kimseyi ilgilendirmez. 
Her kadın evlenmek zorunda değildir. 
Her kadın çocuk doğurmak zorunda değildir.
Her kadın yemek yapmak ev işi yapmak zorunda değildir.
Her kadın birisine ilgi göstermek zorunda değildir.
Her kadın fedakarlık yapmak zorunda değildir.Olumsuz bir davranışımız da suçlu annemiz ya da halamız da değildir. Olumsuz ya da olumlu , ister kabul ederseniz ister etmezsiniz. Kural basit.Yani demem o ki Kadınların hiçbir şeyi KİMSEYİ İLGİLENDİRMİYOR.


Çekirdekten başlıyor hep. Aileden başlıyor, aileyi bilinçlendirmeden başlıyor.Bundan bahsedeceğim uzun uzun. 

Daha fazla Emine Bulut,Şule Çet,Münevver Karabulut,Özgecan olmaması için.
Yeni çocuk sahibi olan kişiler için bu bilinç daha iyi olabilir.
Lakin şuan belli bir yaşta çocuğu olan aileler ne yapmalı ?  


Kızım misafir geldi "kalk çay koy" demek yerine
"oğlum Mehmet bugün de çayları sen koy" diyebilirsiniz..
Ya da iş bölümü yaptırabilirsiniz.
Oğlunuza ne kadar gün kaç saatliğine araba teslim ediyorsanız, kızınız Meltem'ede aynı süre kadar araba verebilirsiniz.
Oğlunuzun dışarı çıkma süresini problem etmiyorsanız aynı şey kızınız için de geçerli.
Ama o kız o kendini koruyamaz falan dediğinizi duyar gibiyim.Siz onu böyle cam fanusun içine koyduğunuz sürece evet kendini korumayı öğrenemeyecek. Kötü olaylarda yaşayabilir,yaşayacaktır da. Önemli olan bu kötü olaylara karşı onu hazırlamanız ve onun yanında olmanız sevgili ebeveynler.
Kızınıza güvenmeyi hiç düşündünüz mü ? Onu  olaylara ve durumlara karşı uyarabilir, nasihatte bulunabilirsiniz lakin reşit olduktan sonra iyi ya da kötüyü seçmesi onun elinde.
Tercih ona ait anlatabiliyor muyum ?
Size göre iyi olan onu mutsuz edebilir. Ya da size göre kötü olan onu mutlu edebilir.
Dediğim gibi tercih ona ait.
Ve sonuçlarına o katlanır.

Devam edelim ,
kızınıza şu etek olmamış diyebilirsiniz ama etek giyemezsin diyemezsiniz.
Kişi hürdür ve hür yaratılmıştır.
Giysi ve aksesuarlarına karışma hakkınız yok.
Oğlunuzu yada kızınızı arkadaşlarına karşı uyarabilirsiniz en doğal hakkınız. 
Görüşüp görüşmemek yine kişiye aittir.
Belki sizin beğenmediğiniz arkadaşı, çocuğunuzun psikolojisine ve ruhuna çok iyi geliyordur. Bunu bilemezsiniz.

AMA ONU BEN VAR ETTİM !

O BENİM ÇOCUĞUM !

Empati kurun..
Çocuklarınız sizin yaşınıza bir anda gelemez ,ama siz geçmişe inebilirsiniz.
Ha geçmişe inip bizim zamanımızda babamız böyle yapardı muhabbeti açmayın boşuna. 
21. yüzyıldayız ve çağa ayak uydurmak zorundasınız.

Ve son olarak
"Kız benim, oğlan benim ister döverim ister söverim" ? mevzusu ...
Çocuklarınız, gelecekteki çocuklarımız evet bizim ailemizdir canımızdır kanımızdır .
Ama şunu unutuyorsunuz,
herkesi Allah yarattı ve herkes Allah'a emanet.

Evlatlarınız sizin tapulu mallarınız değil. 

Onlar sadece size Allah'ın bir emaneti..

bunu sakın unutmayın.





(NOT : RESİM HÜLYA ÖZDEMİR http://hulyaozdemir.tumblr.com/image/141262021603 ALINTIDIR.)




Simge Ö.

Gel Son 90 Günü Konuşalım

Selam herkese hadi gelin biraz sohbet edelim.
Kahvelerinizi alın gelin bekliyorum efendim.



Eee
Günler gelip geçiyor,sular akıyor,rüzgarlar esiyor yor yor...
Hayat nasıl gidiyor be kafası sermestler ? Son 3 ayınız nasıl geçti mesela ? 
Ortlalama 90 gün..
Neler yaptınız ? Size ne kattı bu son 3 ay ? Ne öğrendiniz ? Nasıl bir ders çıkarttınız ?
En çok hangi duyguyu yaşadınız ? 
Ben kendimden biraz bahsedeyim mi siz düşünürken ,
son 3 ay,
bedenen dinlendim,
uykuma daha çok önem verdim,
yeni yazarlar keşfettim ve kitaplarını aldım,
6 farklı şehirde bulundum,
uzun uzun yolculuklar yaptım,
10'dan fazla yeni kişiyle tanıştım,
eğitim alanında başarılar elde ettim,
astrolojiyle daha çok ilgilendim,
tasavvufa biraz merak sardım,
blog sayfamda tıklanma sayım arttı,
facebook sayfası açtım...
Bu son 3 ay da beyin dinlenmesinin çok önemli olduğunu, ve sessizliğe de ihtiyacım olduğunu anladım. Bir kez daha, her kimsenin her söylediğine inanmamak gerektiğini öğrendim.
Duygu durumu olarak nötr ve soğuk olduğumu düşünüyorum.
Şuanlık aklıma gelenler bunlar.

Peki siz neler yaptınız ?
Haydi yoruma !

Ben kaçtım :)





NOT : FOTOĞRAF GOOGLE ARAMA MOTORUNDAN ALINTIDIR.


Bilincim Altta !

Bir rüyanın içinde miyim , yaşadıklarım elle tutulur mu ?
Dejavu muydu yoksa bütün bu olan bitenler ? 

DEJAVU...

Aynı şeyleri yaşamamın, aynı kişilerle karşılaşmanın başka bir anlamı olmamalı.
Ben bunları daha dün gibi yaşadım diyorum, bir tuhaflık var bu işin içinde diyorum diyorum da diyorum.
Tanrı'nın bir bildiği vardır değil mi ?
Dejavu yaşatıyorsa bir mesajı vardır elbet.
Beklemeli miyim ?
Beklemeliyim.
Sonra ?
Sonra ne oldu ?
Bilinçaltımı somut olarak gördüm bugün biliyor musun ?.

Bir adam kılığına girmişti, ve bu adam otobüs durağında simit yiyordu.

Yanına yaklaşıp selam mı vermeliydim ?
Bilmiyorum.
Ne söyleyebilirdim ona ?
Ne sorabilirdim ?
Bilinçaltımla bile konuşmak istemiyormuşum meğersem...
Neden ?

Neden bir insan kendi bilinçaltından kaçar ?

Bunu hiç düşündünüz mü ?
Ben düşündüm..
Lakin bunun cevabını ben vermeyeceğim.
Senin cevabın sana, onun cevabı ona..
Bunu düşünmekse bir tercih.
Bu kadar.