ŞANLIURFA GEZİSİ

Herkese kocaman bir Selam !  Şanlıurfa gezi yazısına sonunda başlayabildim. Haziran ayında Şanlıurfa'daydım. Hava rahat 42-43 derece vardı. Ve inanılmaz bunaltıcı bir sıcaktı, eğer yaz dönemi gitmeyi düşünüyorsanız mutlaka güneş gözlüğünüzü,güneş koruyucusunu ve şapkanızı yanınızdan ihmal etmeyin.İlk durağımız Göbeklitepe'idi, bilet almak için fazla sırada bekledik.Araçlar için otopark mevcut.Bu arada söylemeden geçemeyeceğim otopark ve müze görevlileri biraz kaba davranışlar sergilediler Göbeklitepe'de.
Göbeklitepe'den bahsedersek
Mısır piramitlerinden bile eski olan Göbeklitepe , arkeolojik kazılar sonucu çok fazla eski buluntulara sahiptir.Tapınakların üstünde o döneme özgü şekil ve semboller vardır.Ay,Güneş,Piramit,hayvan şekilleri o dönem insanların sanatla ilgilendiğini gösteriyor. 2007 yılında Prof. Dr. Klaus Schmidt'in bilimsel danışmanlığında kazılar başlamıştır. 


"Göbeklitepe'deki kazılarda elde ettiğimiz bulgularla, dünyanın bilinen en eski tapınma merkezlerinden birinin bu bölgede olduğunu ortaya çıkarmıştık. Ancak, son kazı çalışmalarıyla tapınma merkezinin dünyanın en büyük tapınma merkezi olduğunu tespit ettik. Yaptığımız araştırmalarda, Cilalı Taş Devrinde yaşamış insanların, yabani sığır, akrep, tilki, yılan, aslan, yaban eşeği, yaban ördeği ve yabani bitki kabartmalarını incelediğimizde hayvanlarını evcilleştiremedikleri sonucuna ulaştık. Ayrıca, dikili taşların (Stel) üzerindeki resimler ve kabartmalar o dönemde yaşamış olan insanların sanatları hakkında bizlere fikir veriyor. Buradaki tapınak, dünyanın bilinen en büyük tapınağı olma özelliğini taşıyor" 


Prof. Dr. Klaus Schmidt (alıntıdır)


Ayrıca Göbeklitepe 2011 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınmıştır.


Göbeklitepe gezimizden sonra bir sonraki durağımız  Balıklı Göl :)
 Kısa bir mesafeden sonra Balıklı Göle ulaştık.
Balıklı Göl'ün hikayesini bilir misiniz ? Bahsedeyim biraz bildiğim kadarıyla.
Herkese zulüm eden putlara inanan Nemrut, tahtının alınması korkusuyla tüm erkek çocukları öldürtme emri verir.Lakin Nemrut'un başdanışmanı Azer'in eşi hamiledir.Ve bunu saklarlar. Doğum olur Hz. İbrahim dünyaya gelir. 15 ay geçer ama Hz. İbrahim 15 yaşınad gibi gözükür. Mağarada yaşayan Hz.İbrahim'i bir gün Kral'ın askerleri bulur ve yakalatıp Nemrut'a getirirler. Daha sonra Hz. İbrahim sarayda yaşamaya başlar, Nemrut'un kızı Zeliha ile dost olurlar. Ve putlara tapmanın yanlış olduğunu düşünürler , sonra Putları tek tek kırmaya başlamışlar. Bunu duyan Nemrut, Hz. İbrahim'i  kalenin kuzeyinde olan bir yerde ateşte yakılmasını emretmiş.
Tam ateşlere atılır ve, odunlar balığa, ateşte suya dönüşür. Allah, Hz. İbrahim için Halilim,dostum der. Ve göl, HaliliuRahman  adını alır.Diğer tarafta bu duruma ağlayan Zeliha'nın gözyaşlarıda ufak bir göl oluşturur. İsmi de Ayn-ı Zeliha Gölü diye geçer.

Odunlar biraz yandığı içinde balıkların sırtlarında lekeler kalır.Ayrıca göldeki balıklara dokunan birisinin cehenneme gideceğine inanılır.

Evettt efendim , rivayeti de anlattığıma göre yemek bölümüne geçebilirim.Sonra bir yemek molası verdik.Şanlıurfa'ya özgü "soğuk yoğurt aşı çorbası, Urfa Kebabı,Urfa Lahmacunu ve Şıllık tatlısı'ndan" yemiş bulunduk. Kesinlikle çok lezizdi, özellikle soğuk çorbası o kadar iyi geldi ve serinletti ki anlatamam.
Ardından Şanlıurfa Merkez Çarşısını gezdik.Çok fazla kuruyemişci ve kuyumcu vardı. Ufak tefek hediyelikler aldıktan sonra Harran Evlerine doğru yola çıktık.


Harran Evleri'ne ulaştık,
 MÖ VI. yüzyıldan bu yana varlığını korumayı başarmış, Harran evleri hala yaygın olarak kullanılan yöresel mimari örneklerinden.Konik kubbe şeklinde olan bu evler yerli ve yabancı turistlerin dikkatini oldukça çekiyor.

Bol bol fotoğraf çekemedim burada çünkü tam ziyaret sırasında görevliler alanı boşaltmamızı ve orayı yıkayacaklarını söylediler. 5-10 dakika müsade istememize rağmen hortumu açtılar ve üzerimize birazcık su gelmiş oldu.
Bu konuda çok düşüncesiz ve kabalardı. 
Onun dışında Şanlıurfa'yı beğendim , farklı bir kültüre sahip.
Gezi listenizde olmalı.


Anlatacaklarım bu kadar, teşekkür ederim.
Görüşmek üzere..
                                                             GÖBEKLİTEPE



BALIKLI GÖL





HARRAN EVLERİ


YAZ'a Mektup

Eylül bir mi bugün ?
İçim buruk.
İyi değilim gibi ..
Gözlerim yaşlı,ve ben bugün ağlayarak el salladım Yaz'a.
O kadar bitmesin istedim ki..
O kadar gitmesin istedim ki.. 
Tüm yaz "Dinledim"..
Neyi mi ?
Kendimi dinledim.
Muhafaza ettim..
O kadar kirli ruhlar var ki etrafta..
Onlardan arınmak istedim..
Yaz'ım ışık doluydu.
Kırmızı bir yonca gibiydi.
Şimdi ise bavulunu aldı ve gitti.
Seneye yine geleceksin değil mi ?
Beni burada unutmayacaksın değil mi ?
Akşam güneşi bana yine vuracak değil mi ?
Ah..
Ah.
Öyle güzelsin ki..
Öyle güzelsin ki YAZ..
Su döküyorum arkandan, en tez zamanda tekrar gel diye..
Şimdilik hoşça kal !



ÇEKİRDEKTEN HÜR KADIN

Merhaba herkese. Bu sabah içim biraz buruk,kafam olduça düşünceli.Ülkemizde her geçen gün artış gösteren "Kadın Cinayetleri" konusuna değineceğim bugün.
Çünkü ben ses çıkartmazsam,o ses çıkartmazsa olmayacak. 
Birilerine KADINLARIN  var olduğunu  ve KADINLARI yaşamlarında kabul etmek zorunda olduklarını hep söyleyeceğim. 
21. yüzyıldayız.. Evet gerçekten 21. yüzyıldayız ama bu beyinsel ahlakı da hala geliştirmiyor kimisinde.Toplum olarak hala bir şeyleri aşamadık. Bunun sebebi nedir ? En küçük birim olan Aile kavramıdır. Anne ve Babaların çocuklarına olan davranışlarıdır. Yetiştirme biçimidir. Biraz geçmişe inelim, toplumumuzun yıllardır söylediği Atasözü ve deyimlerimize bakalım,inceleyelim.

  • Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer.”
  • Kadın erkeği rezil de eder, vezir de."
  • Çocuksuz kadın, meyvesiz ağaca benzer
  • Dişi köpek kuyruk sallamazsa, erkek köpek yanaşmaz."
  • Bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır.
  • Ananın bahtı kızına."
  • Kızını dövmeyen, dizini döver.”
  • Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün."
  • Kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.
  • Çok gezen pabuç bok getirir.
gibi gibi gibi..

Düşündünüz mü hiç bunları ?  Kadınları aşağılayan atasözlerinden bazıları.

Ne anlatıyor peki bu Atalarımızın sözleri ?
Kadın,erkeğinin kalbini kazanması için bol bol yemek yapmalı.
Çocuk yapmazsa bir anlamı olmaz. Hele ki kısırsa hiç bir vasfı yoktur.
Bir bakkal ürünüdür, bir kilo pirinç, iki ekmek falan gibi istenilir,alınır.
Kaderi annesine benzer annesi ne yaşadıysa onun da yaşaması normaldir.
Bir kadına şiddet uygulanmalı bu da gayet normaldir...

BİR DAKİKA ! 

Biz Kadınlar , önce bir insanız.Bir erkeğe ya da bir kadına hiç kimseye hizmet etmek zorunda değiliz.
İstediğimiz kişiyle görüşürüz , istediğimiz kişiyle evleniriz istersek boşanırız.İster çocuk yaparız ister ömür boyu çocuk yapmayız. 
Hayat bizim hayatımız ve bu kimseyi ilgilendirmez. 
Her kadın evlenmek zorunda değildir. 
Her kadın çocuk doğurmak zorunda değildir.
Her kadın yemek yapmak ev işi yapmak zorunda değildir.
Her kadın birisine ilgi göstermek zorunda değildir.
Her kadın fedakarlık yapmak zorunda değildir.Olumsuz bir davranışımız da suçlu annemiz ya da halamız da değildir. Olumsuz ya da olumlu , ister kabul ederseniz ister etmezsiniz. Kural basit.Yani demem o ki Kadınların hiçbir şeyi KİMSEYİ İLGİLENDİRMİYOR.


Çekirdekten başlıyor hep. Aileden başlıyor, aileyi bilinçlendirmeden başlıyor.Bundan bahsedeceğim uzun uzun. 

Daha fazla Emine Bulut,Şule Çet,Münevver Karabulut,Özgecan olmaması için.
Yeni çocuk sahibi olan kişiler için bu bilinç daha iyi olabilir.
Lakin şuan belli bir yaşta çocuğu olan aileler ne yapmalı ?  


Kızım misafir geldi "kalk çay koy" demek yerine
"oğlum Mehmet bugün de çayları sen koy" diyebilirsiniz..
Ya da iş bölümü yaptırabilirsiniz.
Oğlunuza ne kadar gün kaç saatliğine araba teslim ediyorsanız, kızınız Meltem'ede aynı süre kadar araba verebilirsiniz.
Oğlunuzun dışarı çıkma süresini problem etmiyorsanız aynı şey kızınız için de geçerli.
Ama o kız o kendini koruyamaz falan dediğinizi duyar gibiyim.Siz onu böyle cam fanusun içine koyduğunuz sürece evet kendini korumayı öğrenemeyecek. Kötü olaylarda yaşayabilir,yaşayacaktır da. Önemli olan bu kötü olaylara karşı onu hazırlamanız ve onun yanında olmanız sevgili ebeveynler.
Kızınıza güvenmeyi hiç düşündünüz mü ? Onu  olaylara ve durumlara karşı uyarabilir, nasihatte bulunabilirsiniz lakin reşit olduktan sonra iyi ya da kötüyü seçmesi onun elinde.
Tercih ona ait anlatabiliyor muyum ?
Size göre iyi olan onu mutsuz edebilir. Ya da size göre kötü olan onu mutlu edebilir.
Dediğim gibi tercih ona ait.
Ve sonuçlarına o katlanır.

Devam edelim ,
kızınıza şu etek olmamış diyebilirsiniz ama etek giyemezsin diyemezsiniz.
Kişi hürdür ve hür yaratılmıştır.
Giysi ve aksesuarlarına karışma hakkınız yok.
Oğlunuzu yada kızınızı arkadaşlarına karşı uyarabilirsiniz en doğal hakkınız. 
Görüşüp görüşmemek yine kişiye aittir.
Belki sizin beğenmediğiniz arkadaşı, çocuğunuzun psikolojisine ve ruhuna çok iyi geliyordur. Bunu bilemezsiniz.

AMA ONU BEN VAR ETTİM !

O BENİM ÇOCUĞUM !

Empati kurun..
Çocuklarınız sizin yaşınıza bir anda gelemez ,ama siz geçmişe inebilirsiniz.
Ha geçmişe inip bizim zamanımızda babamız böyle yapardı muhabbeti açmayın boşuna. 
21. yüzyıldayız ve çağa ayak uydurmak zorundasınız.

Ve son olarak
"Kız benim, oğlan benim ister döverim ister söverim" ? mevzusu ...
Çocuklarınız, gelecekteki çocuklarımız evet bizim ailemizdir canımızdır kanımızdır .
Ama şunu unutuyorsunuz,
herkesi Allah yarattı ve herkes Allah'a emanet.

Evlatlarınız sizin tapulu mallarınız değil. 

Onlar sadece size Allah'ın bir emaneti..

bunu sakın unutmayın.





(NOT : RESİM HÜLYA ÖZDEMİR http://hulyaozdemir.tumblr.com/image/141262021603 ALINTIDIR.)




Simge Ö.