ESKİŞEHİR GEZİSİ (EsEs)

Efendim merhabalar, 3-5 gün önce aniden çıkan bir EsEs turu yaptık.Gezilmesi gereken yerleri gezik,yedik,içtik,gezdik,gördük Eskişehir'in havasını alıp geldik !

E o zaman başlayalım ,

İlk durağımız Balmum Heykel Müzesi idi. Siyasetçilerden birçok ünlü , sanatçı kişilerin balmumundan heykeli yapılmıştı. Biliyorsunuz İstanbul'da da var Balmumu Müzesi.Daha önce gitmediyseniz bir ziyaret edin derim :) 
NOT : Müzekart, Öğretmen, ve İş Bankası indirimi geçmiyor.



Ardından Odunpazar'ına gittik.O rengarenk evleri olan sokakları tek tek dolaştık.Çok tatlı dükkanları vardı.Takı,kupaEskişehir amblemli eşyalar,porselen,hediyelik eşya vs. fazlasıyla satılıyordu.Birkaç dükkandan alışveriş yaptık ardından bol bol fotoğraf çekildik.
Bir an bu renkli evlerden birine yerleşme hayali kurmadım desem yalan olur :) Sonra Kurşunlu Cami ve Külliyesine girdik.İçerisinde Lüle Taşı Müzesi ve El Sanatları Çarşısı'da vardı.Giriş için herhangi bir ücret ödemedik. 


Ardından Sazova Bilim ve Kültür Parkı'na gittik.Orada yürüme mesafesi vardı havası çok güzeldi o beyaz ağaçların arasında yürüyüş yapıp Masal Şato'suna gittik, Nam-ı diğer Türk İşi Disneylan.Eğer yanınızda çocuk varsa girmenizi tavsiye ederim içeride çocuklara Fıkralar,Masallar,Maniler anlatılıyor ve bazı oyunlar oynanıyor.Gayet mutlu ayrıldılar izlenimlerime göre.
Fakat biz içeri girmedik.
Fotoğraf çekildik ardından parkı dolaştık.


Ta ta taaaa ! İyi bir çocuk olamazsanız Şirinleri göremezsiniz... 
Bakın Şirin Baba'nın evine de gittik :) 



Bir sonraki durağımız ise At çiftliği oldu. At çiftliğine gidip hayvanları sevdik, at bindik. 
Sizi "SÜSLÜ" ile tanıştırayım. 
Bakınız bu güzeller güzeli rapunzel saçlı kızımızın adı SÜSLÜ :)
O kadar minnoş ki anlatamam, kendisini sevdirmeye izin verdi hanımefendi . 

Ardından yürümeye devam ettik fakat o kadar büyük bir alandı ki hayvanat bahçesine yetişemedik. Üzülerek oraya giremedim.Son yarım saat kalmıştı ki Anadolu Üniversitesi Bilim ve Kültür Merkezine girebildik.
Birçok Bilim insanı,tarihçi,astronot,matematikçi,fizikçi,doktor,mühendis konu edilmişti. Heykelleri çok ince bir güzellikteydi.Her bir odada bir bilim insanı vardı odaya girdiğinizde sesli bir şekilde biyografi anlatılıyor.Özellikle görme engelli arkadaşlarımız için çok güzel bir uygulama , yapan ve fikri öne atan kimse kendi adıma teşekkür ediyorum.

Sonra son durağımız Porsuk Çayı idi.
Porsuk çayına uğradık ve Eskişehir'in ünlü yemeği Çiğ börek yemeye gittik.Ardından el yapımı özel helvacı dükkanlarına uğrayıp mini alışverişte yaptık.


Eveeettt ! Sonra gezimiz sona erdi ve yola çıktık :)

Haydi detaylara inelim,

yahu bu kadar anlattın da bu EsEs'in neyi meşhur ? 


Lüle Taşı,Çiğböreği,Haşhaşlı Helvası,Talkan Kurabiyesi meşhur efendim.

Genel olarak nasıldı peki ? 

İnsanları ve esnafı çok kibar çok sıcakkanlılardı.Fiyatlar oldukça ucuzdu,havası sandığımız kadar soğuk değildi.Yollar açıktı, geniş yürüme alanları vardı , inşallah yine gitme fırsatım olur çünkü ben çok sevdim EsEs'i..

Gezi yazımızın sonuna geldik kafasısermestler !

Hadi iyi geceler 



FİLM ÖNERİSİ : BİR AŞK İKİ HAYAT

Merhaba yeniden ..
Malum hava kış,tam sinema zamanı.Vizyona birçok film girdi, çıktı.Ben de vakit buldukça vizyondaki filmleri izledim.Çiçero,Organize İşler Sazan Sarmalı,Ölüm Günün Kutlu Olsun,Müslüm,Şampiyon..

Ve en son izlediğim "Bir Aşk İki Hayat"..


Bergüzar Korel ve Engin Akyürek 'in rol aldığı film.
Beni çok etkiledi bu film. Çıktığımdan beri düşünüyorum.
Düşünüyorum..
Düşünüyorum..
Filmi anlatmayacağım ama yorumlamak isterim, bu filmi herkes izlemesin şahsi fikrimce.
Herkesin anlayabileceği (!) herkesin o ince noktalara değineceği bir film değil.Eminim ki gerçekten  ince ruha sahip olan bazı kişiler filmin çok detayına indi.Basit bir puzzle değildi , sıradan bir aşk hikayesi değildi.

Bu ne yaa. Bu iki hayat ne şimdi ? Nasıl bitti şimdi film ? 

diyenler oldu.

Önemli olan süreçti.
Filmin bize vermek istediği ana konuydu.Çıkartacağımız dersti.Bazı şeylere çok güzel değinmiş senarist.
Mesela ;

hayatın sandığımızdan daha kısa olduğunu,

bazı şeylerin geç olmasının aslında daha iyi olacağını, 

her şeyde bir hayır olduğunu,

kaderin gerçekten var olduğunu,

bilinçaltı durumlarını, düşüncelerimizi aslında yanlış eylemlere dökebildiğimizi,

herkesin bir hayat hikayesi olduğunu,

hiçbir şeyin tesadüf olmadığını,

her şeyin bir anlamı olduğunu,

nasibin ne kadar önemli olduğunu,

ne yaparsan yap yaşaman gereken şeyleri eninde sonunda yaşayacağını,

 Son olarak kaderin var olduğunu alın yazımızın önüne geçemeyeceğimizi,zaman kavramının önemini ve her şeyin ama her şeyin mutlaka bir sebebi olduğunu, bir kez daha farkına vardım bu film sayesinde.


Çok ama çok etkilendim.
Bana bazı şeyleri hatırlattı, bir nevi hayat üzerine bir mesaj gibi oldu. 
Bir Aşk İki Hayat filminin yönetmeni,yapımcısı,senaristi,oyuncuları ve tüm emeği geçen herkese ben burdan izleyici olarak teşekkür etmek istiyorum.

Gişesi bol ya da az.. Önemli değil.
Tek diyeceğim şey, 
somut konu aramayan,
bilinçaltı ve kadersel konularda ilgili bir kişiyseniz bu filme gitmenizi öneririm.

Sevgiler..


Pür-Hayal

Bir şiir de sen yaz..  demiş.. Sevgili, Blogger arkadaşım Anıl Çağlayan. Mimleme için teşekkür ediyorum. Şiire geçiyorum.


pür-hayal

Gidiyorum yolum uzun,
önüm karanlık
hava soğuk
su acı.

Kuruyorum düş'üm ağır
vakit tenha
vakit gece

Duyuyorum içimi 
içimdekileri
içiyorum kızıl mey'i

Mest oluyorum
içtikçe
düş'eceğim.
Düşlüyorım.
Hayalim pür..