Önemli Bilgi/ Important Information

Selamlar herkese.Çok soran olmuş blogdakileri sen mi yazıyorsun yoksa alıntı mı diye cevap vereyim.
Bu blogda yazılan tüm yazılar ve şiirler Simge Öztürk'e aittir. Alıntı yapıldığı zaman yazar ve şair bilgisi ekte verilir.
İzinsiz alındığı ve çalındığı takdirde bu kişiler hakkında yasal işlem başlatılacaktır.


FSEK. MADDE 71

5846 S.lı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu MADDE 71
B CEZA DAVALARI:

       I - SUÇLAR:

       1. MANEVİ, MALİ VEYA BAĞLANTILI HAKLARA TECAVÜZ

       (Değişik madde: 01/11/1983 - 2936/11 md.;Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./138.mad)

       Bu Kanunda koruma altına alınan fikir ve sanat eserleriyle ilgili manevi, mali veya bağlantılı hakları ihlal ederek:

       1. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

       2. Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle işlenmesi hâlinde, hapis cezasının üst sınırı beş yıl olup, adlî para cezasına hükmolunamaz.

       3. Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.

       4. Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunan kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.


Hi everyone. There are so many people asking whether The writings on your blog is belonging to you or quotations of someone else let me answer

All the articles and poems written on this blog belong to Simge Öztürk. When the quotation is made, the writer and the poet are given the information.

Legal proceedings will be initiated against these persons if they are illegally received and stolen.

"Unutmak mı Affetmek mi ? " KİTAP ANALİZİ (1)

Kafasısermestler...
Her birinize kocaman bir selam ! İki konu arasında gidip geliyordum, en sonunda ne yazacağıma karar verdim. Daha önce yapmadığım bir şeyi yapmak istedim .Bu da "Kitap analizi ,kitap yorumu,ve altını çizdiğim cümleleri blogumda paylaşmak oldu.

Yeni bitirdiğim bir kitaptan bahsedeceğim sizlere.

👇

UNUTMAK MI  AFFETMEK Mİ ? / Serhat Yabancı



Serhat Yabancı'nın paylaşımlarını genelde instagramdan takip ediyorum.Açıkçası kitabınıda merak etmiştim.Alıp , okumaya başladım. Bakış açıma , farklı bir açı getirdi diyebilirim. Özellikle ikili ilişkilerde. Yeni şeyler öğretti mi ?  Evet yeni şeyler de öğretti. Kitap genel olarak akıcıydı, bilgi vericiydi.Herkesin okuması gereken kitaplardan birisi diyebilirim. Kişisel Gelişim belki sevmeyebilirsiniz fakat bazen, bazı konularda ,uzmanların yazılarını okumak bize birçok şey katabilir.Kitabın sadece son kısımlarındaki , cümle tekrarları ve aynı anlama çıkan cümle benzerlikleri biraz beni rahatsız etti. Aynı şeyleri okuyormuşum gibi hissettim. Onun dışında 10 üzerinden puanım 9 falan diyormuşum. Şaka canım şaka. Puan vermek ne haddimize :)  O kadar emek var eser üzerinde..


Neyse, hadi altını çizdiğim yerlere bakalım :)

Çivi çiviyi sökmez.

Ayrılır ayrılmaz yapılan sevgiliye "yara bandı" denir.

Yanlış bir ilişkinin başlama nedeni ile bitiş nedeni aynıdır.

Umut, işkenceyi uzatır. ( Nietzsche)

Hem geçmişte bizi üzen insanlarla,şimdi karşımıza çıkan insanları aynı kefeye koymak haksızlık değil midir ?

İşin özüne bakarsak, kimse kimsenin her şeyi değildir.

Bir ilişkide kimse adam olmaz.

Evlilik eğer aşkı öldürüyorsa insanlar ve aşıklar neden evlenmek istiyorlar ? Evlenenler aşkları öldüğünde neden evliliğe devam ediyorlar ? Kısaca evlilik aşkı öldürmüyormuş.

Affedin ama unutmayın.

Yaşadıklarım benım sınavımdı.Bana o anlarda nasıl davrandığınız da sizin sınavınızdı.

Affetmek, unutmak değildir.

Affetmek,barışmak değildir.

Acısız ayrılık olmaz.

Pozitif bakanlar mutlu, gerçekçi bakanlar güçlü olurlar.

Acı iyileşmenin göstergesidir.
Mutlu etmeyeceksen, meşgul etmeyeceksin.

gibi gibi cümleler..

En sevdiğim cümlelerden bazıları..

Size iyi okumalar kafasısermestler !

hadi ben kaçtım !




Denizli-Pamukkale 2018

Evet düştük yeniden yollara..
Aydın yolundan geçtik, Karahayıt köyü..
Karahayıt Köyünde çok güzel bir adet varmış meğersem.
Köyde ki evlerde "evlenmemiş  genç kız" yaşıyorsa çatının üstünde cam şişe koyarlarmış.Yolda geçerken baktık ki bazı evlerin çatısında gerçekten de şişe var. Bu şişeyi kim kırarsa o genç kızla evlenmek zorunda kalırmış.
Yanlışlıkla bile kırılsa , şişeyi kıran "evin damadı" oluyormuş..
Çok ilginç bir köy geleneği aslında..
Karahayıt köyünde bir gece termal otelde kaldık. Sabah ilk durağımız Pamukkale Antik Kent idi. Amfi tiyatroya,antik kente girdik.


Tarihinden biraz bahsedersek,


  Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolisin bir Frigya kenti olduğunu ileri sürerler. Antik kaynaklarda, kentin Hellenistik dönem öncesi adı ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yaşamın var olduğunu Ana Tanrıça kültünden dolayı biliyoruz. Kentin kuruluşu hakkında bilgilerin kısıtlı olmasına karşın; Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından MÖ. II. YY. başlarında kurulduğu ve Bergamanın efsanevi kurucusu Telephosun karısı Amazonlar kraliçesi Hieradan dolayı, Hierapolis adını aldığı bilinmektedir. Hierapolis, Roma İmparatoru Neron dönemindeki (MS. 60) büyük depreme kadar, Hellenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür. Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Neron dönemi depreminden büyük zarar görmüş ve tamamen yenilenmiştir. Üst üste yaşadığı bu depremlerden sonra kent, tüm Hellenistik niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır. Hierapolis Roma döneminden sonra Bizans döneminde de çok önemli bir merkez olmuştur. Bu önem, MS. IV. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık merkezi olması (metropolis), MS. 80 yıllarında, Hz. İsa’nın havarilerinden olan, Aziz Philipin burada öldürülmesinden kaynaklanmaktadır. Hierapolis, XII. yüzyıl sonlarına doğru Türklerin eline geçmiştir. 

Hadi biraz fotoğraflara bakalım ! 








Sonraki durağımız "Denizli Taş Atölyesi " oldu.Doğal taşlar hakkında bilgiler aldık.Birçok hediyelik eşya vardı,herşey doğal taştan yapılmış.Kolyelerlerden,küpelere,satranç takımlarından fincanlara kaselere ve birçok eşya..Tek kötü yanı Euro ile satılmasıydı, Kendi ülkemizde Türk Lirası ile alışveriş yapamamak çok üzücü bir durumdu açıkçası.Yabancı Turistlere satılan fiyatlar Türk misafirler için de geçerliydi.Bu durumdan dolayı bir kolye 78 Euro olunca birşey almak pek mantıklı gelmedi Taş Atölyesinden.












Burdan sonra Traventerlere geçtik.Traventerlerdeki suya çıplak ayakla girdik ve taşlar kaydığı için fazla fotoğraf çekemedim.Çünkü,dengemi zor sağladım :)


Sonra ki durağımız Afyonkarahisar'dı. Afyonkarahisar'da Suçıkan şelalesini ziyaret ettik fotoğraflar çekildik ve köyümüze yani İstanbul'a yola çıktık. :)